13 Nisan 2015 Pazartesi

Rize/Zilkale


     Çamlıhemşinde bir yol ayırımıyla karşılaşırsınız. Sola doğru hareket ederseniz yol sizi Ayder yaylasına ve oradan da aşağı ve yukarı Kavrun yaylalarına doğru götürür. Sağdan gittiğiniz de ise Zilkale, bir yol ayırımıyla Pokut yaylası, Çat, Elevit gibi başka köy ve yaylalara gitmek aynı milli park içinde mümkün. Önceki yazılarımızın bir kısmında Ayder yaylası, Yukarı Kavrun yaylası ve Kaçkarlar ve Pokut yaylasına seyahatlerimizden bahsetmiştik. Bu yazı ile birlikte öncelikle Zilkale ve sonra da başka yazılarda Çat ve Elevit köylerini gezeceğiz.

   Çamlıhemşin’i arkamıza alıp sağdan devam ettiğimizde kimi yerde biraz daralan ve en fazla 2 şerit genişliğinde bir beton yoldan ilerleyince sol tarafınızda kalan Çamlıhemşin konaklarını görebilirsiniz. Dilerseniz bir köprüyle fırtına deresi üzerinden geçip (Şekil 115) konaklara doğru gidebilirsiniz. Buralarda hem biraz büyükçe hem de 3 katlı yapı görmek oldukça zor olduğundan, bu yapılara konak demişler. Önceki bir ziyaretimde yakından görmek istedim. Konaklara yaklaşıp bilgi almak istedik. Köprüyü geçince tam karşımızdaki ev/konakta (?) oturan kişiye sorduk. Bizi öyle bir tersledi ki geldiğimiz gibi geri döndük. Ondan sonraki gidişimde 400 mm’lik lensle sadece uzaktan fotoğrafını çektim (Şekil 116).

Şekil 115. Fırtına deresi kenarından sağ yukarıda bulunan Çamlıhemşin konaklarına bakış.
Şekil 116. Çamlıhemşin konakları.
Zilkale’ye yaklaştıkça yolun düzeltilerek arnavut kaldırıma dönüştüğünü görebilirsiniz. Böyle “kral” yayla yolu yoktur (Şekil 117). Yayla yolu diyorum çünkü yolun çok ilerisinde Çat ve Elevit yayla bölgesine ulaşılıyor (Tabi yol orada böyle değil).
Şekil 117. Zilkale yolu.


Ortalama 10 dakika kadar sol tarafınızda yamacın olduğu ağaçların arasından geçtiğiniz yolda uzaktan Zilkale’yi görmeye başlıyorsunuz. Aslında Karadeniz’de büyük bir kısmı hazine avcıları tarafından harabeye döndürülmüş olan birçok kale ve kilise var. Bu kale onlardan farklı olarak bu görüntüsüne bir restorasyon sürecinden sonra kavuşmuş (Şekil 118). Özellikle Türkiye Gürcistan sınırı boyunca Gürcistan tarafında bundan çok daha güzel ve bakımlı birçok kale bulunuyor.

Zilkale’nin önündeki tabela’da şöyle bir bilgi veriliyor: Fırtına deresinden 100 m, denizden 750 m yükseklikte konumlanmış (40º 55' N, 40º 57' E), 8 burç ve bir gözetleme kulesinden oluşan, savunma hendeği durumundaki Zil deresine merdivenle inilen bir kale olup, kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Ahşap olan iç konstrüksiyonlar çürüyüp yok olmuş olmalıdır. Zil Kale Varoş Kale, Pazar Kalesi ilk bakışta aynı elden çıkmış ve aynı amaçla yapılmış izlenimi vermektedir.

Trabzon İmparatorluğu döneminde ya bizzat Komnenoslar ya da imparatorluğa bağlı yerli Lordlar (Mesela Zil Kale için Hemşin Lordu Arhakel) tarafından yapıldıklarını tahmin etmektedir.

Şekil 118. Uzaktan Zilkale’ye bakış.
Kalenin alt ucu, tepelerin üzerinde başka kalelere ve eski bir kilise kalıntıları bulunan Fırtına deresine kadar uzanır diyerek gözlemlerini anlatırken yazık ki kale tarihi hakkında bilgi vermemektedir. (Son cümleyi biraz devrik ve karışık bir  ifadeye sahipmiş gibi algıladım nedense)
Benim daha önceki ziyaretlerimde girişi paralı olmayan Zilkale’ye okkalı bir giriş turnikesi yapılmış... aradan kimsenin geçebilmesi mümkün değil (Şekil 119). Kaçkar dağları milli parkına gelen turistlerin, özellikle de yerli turistin büyük çoğunluğu butik geziler kapsamında geldiklerinden üzerinde toz tanesi olmayan ve ayakkabısında çamur olmayan tertemiz kıyafetli kişiler görüyorsunuz. Senin bildiklerini bilmedikleri her halinden belli bir otobüs dolu turist yanından akıp gidiyor.

Şekil 119. Zilkale girişi.


Zilkale’nin dışında giriş bölümünün sağında ise küçük bir işletme kurulmuş (Şekil 121). Ben daha önce geldiğimde ise burada buna ilave olarak “közlenmiş patates” satan lazlar vardı. Kendisi söylemişti laz olduğunu, nereden bilebilirdim ki? Gayri ihtiyari ve çekinerek “neden patates?” diye sorduğumda özel bir sebebinin olmadığını, hatta patatesin orada yetişmediğini, Erzurumdan geldiğini söylemişti. Karadenizi o kadar gezmişliğim olmasına karşın, sormasam orada patates yetiştiğini ve hatta oraya özgün bir patates olduğunu bile düşünmemem için ne engel vardı ki?

Şekil 120. Zilkale’nin giriş yolu...

Şekil 121. Zilkale’nin yanındaki tesis.
Şekil 122. Zilkale.
  Zilkale’ye yaklaşınca büyüklüğü biraz daha göze çarpıyor (Şekil 122). Kalenin giriş kapısı ortalama 4 m yüksekliğinde (3.78 m) ve 1.75 m genişliğinde olup, giriş bölgesindeki duvar kalınlığı 1.70 m. Bu kapıdan yüklü katırların ve kervanların geçtiği düşünülüyormuş. Kalenin içinde depo, sahanlık, avlu, araç-gereç bölümü, ibadethane ve koridorların olduğu bölümler var ve bunlar ahşap konstrüksiyonlar hariç duvarları restore edilmiş durumda. Yine de yanında açıklayıcı bir tabela olmasa ne amaçla kullanıldığını anlamayabilirsiniz (Şekil 123 ve 124).
Şekil 123. Girişteki bir depo.
     Kalenin muhteşem bir vadi manzarasına sahip bir avlusu bulunuyor. Arkanızda ise 22 m yüksekliğinde 4 katlı kule bulunuyor (Şekil 125). Burada şimdi olmayan bir ahşap merdivenle çıkılan dört adet gözetleme kulesi ile kumandan için bir oda bulunuyormuş. Avluya ise misafirler için birkaç masa konulmuş. Dilerseniz burada oturup aşağıdan akan nehirin sesi eşliğinde vadiyi izleyebilirsiniz (Şekil 126).
Şekil 124. Araç-gereç bölümünün girişi...
Şekil 125. Kule bölümü.


Şekil 126. Zilkalenin avlusu (aşağıda) ve manzarası.









Hiç yorum yok: